18 Haziran 2018 Pazartesi

Son Zamanlarda Izleyip Begendiklerim III: Avrupa Filmleri

A Film with me in it (Icinde Oldugum Film?, ben cevirdim) Bu filmi izleyeli bayagi oldu aslinda ama bu ara tekrar izlemeyi dusunuyorum. Begendigim seyleri tekrar tekrar izleme gibi bir huyum var. Gecenlerde Black Books dizisini bitirince, bu filmi tazelemeye geldi sira.

Resme tiklarsaniz filmin Imdb sayfasina gidersiniz ve 6.7 puan aldigini gorursunuz ki bence hakszilik bu. Bana gore bu filmin puani yildizli 10. Gulmek, eglenmek istiyorsaniz, Ingiliz mizahindan hoslaniyorsaniz, garip garip kazalarin birbiri ardina geldigi bu filmi tavsiye ediyorum. Begenirseniz ustune Black Books, Shaun of the Dead, hatta Run Fatboy Run kaptirip gidin.






Le Couperet (The Ax) ya da Balta: Costa Gavras'in yonettigi, kapitalizm elestirisi Fransiz filmi. Basroldeki amcamiz senelerini verdigi sirkette ust duzey yoneticiyken, kuculme bahanesi ile isten cikarilir. Sonrasinda is bulamayinca siyirir ve olasi bir is ilanina alinma ihtimalini artirmak icin seri katile baglar. Amca film boyunca issizleri oldurmek icin evlerine gider, hepsi de malikane gibi evlerde yasamaktadirlar. Beyaz yakalinin, orta sinifin krizini anlatmis film, emekcilere dair bir sey yok, buradan eksi ama akicilik, sinema dili, amcanin oyunculugu cok iyiydi.





Dans la Maison (In the House) ya da Evde: Francois Ozon'un yonettigi ve kendisinin benim su ana kadar izledigim en iyi filmi. Diger izledigim filmleri, 8 Kadin, Havuz ve kisa filmleri idi. Bu film hepsinin ustunde, eger daha once Ozon izleyip sevmediyseniz, bu filme bir sans verebilirsiniz. Film, sorunlu ergenin, edebiyat hocasina yazip verdigi odevler uzerinden ilerliyor. Sonunda da ters kose yapiyor.














On Body and Soul (Beden ve Ruh Ustune): 2017 yapimi Macar filmi. Sorunlu abla, ruh esini ariyor temali film. Yonetmeni belgesel gecmise sahipmis, bu sayede filmde cok guzel doga cekimleri var, geyikli. Basroldeki abiyi de Kelime Oyunu yarismasinin sunucuna cok benzettim, biraz yaslamisi sanki.


Film bir mezbahada geciyor ve bu filmden once de baska bir film izlemistim orada diyordu ki et yeme, hayvanlarin derisini canli canli yuzuyorlar, suca ortak olma. Sonra ustune bu filmi actim, bu da mezbahada geciyormus meger, ben bazen filmleri izlemeden evvel hakkinda hicbir sey bilmemeyi daha cok seviyorum. Neyse bunda da anladim pis bir sahne gelecek, kapattim gozumu bekliyorum, hayvani kestiler herhalde dedim, meger once elektrik verip bayiltiyorlarmis ve canli canli derisini yuzuyorlarmis. Bu nasil bir canilik ya? Helal kesim diyorum, hatta toptan vejateryan olsak ya.

Filme donersek, bu sorunlu kiz bana Zeynep'in Sekiz Gunu filmindeki Fadik Sevin Atasoy'un canlandirdigi Zeynep'i hatirlatti durdu. Bence Turk sinemasinin en orijinal karakterlerinden biri Zeynep. Bu filmi de Turk sinemasi listemde yazayim. Ayni Zeynep gibi yemek yemesini tekrar tekrar gostermisler, uyuz hayatini rutinlerle anlatmayi tercih etmisler. Mezbahada gelisen bir olay uzerine bir sorusturma baslar ve psikolog calisanlarla tek tek gorusur, sonra da bu ciftin arasinda degisik bir iliskimsi baslar, aslinda baslayamaz, abla sorunludur cunku. Abiyi de zaten ilk gordugunde yaslisin, kolun soyle diye filan asagilar. Sonra olaylar, olaylar, -aslinda cok bi olay da olmuyor ya- gelisir.

Renk Uclemesi: Kirmizi Bu film eski bir film, niye bu kadar bekledim bu super filmi izlemek icin. Kieslowski'yi de cok severim halbuki. Insan hikayeleri, birbirine baglanan olaylar ya da birbirine sebep olan durumlar, rastlantilar. Filmin afisi bile filmin sonunda bu zincirin bir parcasi haline geliyor. Bu filmi cok sevdim, hatta hemen ardindan Mavi'yi izledim. Kirmizi kadar iyi bulmasam da kesinlikle cok guzel bir film Mavi. Beyaz'i henuz izlemedim, en zayif halka oldugunu dusundugum icin galiba. Eger uclemeyi izleyecekseniz Kirmizi'yi sona birakmanizi tavsiye ederim.









Bonus
Black Books: Bu diziyi cok gec kesfettim, simdi de bolumlerini tekrar tekrar izlemekten kendimi alamiyorum. Cok komik, cok sacma, tam kafa bosaltmalik. Ne zaman izlesem gulmeye basliyorum. Sanirim Black Books ve Forbrydelsen en sevdigim diziler. Bir de Burhan Altintop favori dizi karakterim. Hos, cok bir dizi gecmisim yok, ben biraz dizi dusmaniyim galiba. Dizi izleyecegime film izlerim diye dizilere hic bulasmiyorum. Ama artik dizi sektoru costu, kitaplari bile dizisi cekilir diye yaziliyorlar, edebiyat da dizilesiyor. Lost bile izlememis, Game of Thronesmus filan hic alakasi olmayan biriyim. Ufak tefek dizi izleme denemelerimde de icim bayildigi icin ilk bolumun bile devamini getiremeden biraktim. Zaten cogu ABD dizisi uyusturucu reklami icin cekilmis gibi geliyor bana. Icinde uyusturucu ozentisi ya da konusu barindirmayan dizi yok gibi.

Black Books'a gelirsek Londra'da Black Books adinda bir sahaf, onun huysuz sahbi Bernard Black, komsu dukkanin sahibi Fran ve Black Books'ta ise baslayan Manny. Bolumler bu uc karakterin etrafinda gelisiyor. Arada Fran'in dukkani kapaniyor filan, ama hic konusu bile olmuyor. Ustte uyusturucu ozentisi vs. diye bayagi saydirdim ama bu dizide de surekli alkol sigara var. Arada soyle bir fark oldugunu dusunuyorum, ABD dizilerinde bilincli bir yonlendirme burada ise kendi hayat tarzini dogrudan diziye yansitma var bence. Mazeret degil tabi ki ama Bernard Black'in pek rol oldugunu dusunmuyorum ben, adam kendini oynamis. En sevdigim bolumler Bernard'in disarida kaldigi bolumle, sarap yaptiklari bolum. Diger bolumler de cok iyi gerci. 3 sezon, 6'sar bolumden cok uzun bir dizi degil, tadinda birakmislar ama keske bir iki sezon daha olsaydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder